27 Şubat 2015 Cuma

Ben Yazdım Oldu*

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Düşünen Adam

Merhabalar;

Türkçe dersimizde yaptığımız bir yazı çalışmasından bahsedeceğim sizlere. Öğrencilerimden yaşadıkları mahalle, semt ya da ilçenin isminden yola çıkarak, hayal güçlerini zorlayıp bir "efsane", bir hikaye yazmalarını istedim. Bir birinden güzel yazılar çıktı ortaya. Onlardan bir tanesi de sevgili Yusuf Sadi'nin yazdığı Bakırköy efsanesiydi. Sizlerle de paylaşıyorum. İyi okumalar...  [Emine Kökten]

***

Ben Yazdım Oldu

İstanbul’un en güzel semtlerinde biri olan Bakırköy denize yakındır. Bunun anlamını hiç düşündünüz mü? Burası yani Bakırköy’ün adı hep ‘’bakır’’dan geldiği düşünülür. Olabilir mi? Bence hayır.

Osmanlı devrinde evlenme sorunu olduğu dönemde bir paşa bu durumu kafaya çok takmıştır. Aklına ne çözüm gelse de işe yaramaz. Bu arada şu anki Bakırköy yeri çayırlık olduğundan hiç kimse yoktur. Bunun haberini alan paşa (Bekarların psikolojik sorunlarını çözmek amacıyla) dev gibi bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesi sonra da bir çok ev yaptırır. Bekarlara para vererek buraya taşındırmaya karar verir. Ama kafası karışır. Eee kocaman paşa. Daha bir sürü sorunu var. 


Bu görevi yardımcısına havale eder. Yardımcının aklına çok parlak bir fikir gelir. Buraya taşınan bekarlarla bekarlık sorununu çözmeye çalışacaktır. Taşınan bekarlara sorar ama çözemez sonra ilan verir. ‘’Bakir Köy’de bekar çok.’’ diye. Burasının adı böyle söylene söylene Bekar anlamına gelen Bakirköy olur böylece. Zamanla da Bakirköy, Bakırköy'e dönüşür.

"Hiç olur mu öyle şey canım..?!" demeyin sakın. Ben yazdım oldu :)

* Yusuf Sadi Öztopbaş, Bakırköy Fatih Koleji, 7-A

11 Şubat 2015 Çarşamba

BADMİNTON

          
       


Bu hafta öğrencilerimle ata sporlarımızı konu alan bir okuma metni işledik. Bu metinden yola çıkarak öğrencilerime spor dallarını tek tek paylaştırdım. Bu çalışma ile yaklaşık 25 farklı spor dalını öğrenmiş olduk. İlk önce spor dallarının nasıl ortaya çıktığını araştırdık. Ardından bu sporun nasıl yapıldığını kuralları ve malzemeleriyle birlikte öğrendik. Birbirinden güzel çalışmalar ortaya çıktı. Bunlardan en çok beğendiğim ise sevgili öğrencim Ayşe Sena Esen'in çalışmasıydı. Sevgili Ayşe Badminton sporunun ortaya çıkışını kurgulamış. Ve çok güzel bir hikaye yazmış.  Çok beğendiğim bu hikayeyi burada yayınlıyorum. Fiki olması adına istifadenize sunuyorum.


*AYŞE SENA ESEN                                        

     
 Beartard Dükün kızları çok sıkılıyorlardı. Sıkıntıdan koltuklara ters oturuyorlardı. Daha babalarının gelmesine çok vardı. Onlarda çok sıkılıyordu. Zil çalmıştı iki kızda koşarak aşağı indiler kapının önüne geçip “Kim oo?” dediler. Kapının arkasındaki kişi de “Benim.” dedi. Kızlar kapıyı açtılar gelen babalarıydı. Kızlar kendi aralarında ufak bir sevinç dansı yaptılar. Sonra hemen babalarının boynuna sarıldılar ama babaları onlara sarılamadı. Çünkü ellerinde bir sürü poşet vardı. Kızlar heyecanla birbirlerine baktılar ve poşetlere saldırdılar. İçinden ayakkabı, takı veya elbise çıkmasını bekleyen kızlar ufak çaplı bir hayal kırıklığına uğradılar.



     Poşetlerin içinde  iki adet raket ve bir adet de tüylü top vardı.Kızlar soru işaretli gözlerle babalarına döndüler ve aynı anda “Baba bunlar ne?” dediler. Babaları bu tepkiyi beklemiyordu ancak şöyle söyledi “Kızlar evde çok sıkılıyorsunuz diye oynamanız için size oyun getirdim.”dedi.  Kızlar aynı anda “ Bu ne biçim oyun, bu oyunun ismi ne?” dediler. Babalarıysa “Oyunun ismini siz koyun.” dedi Kızlar oyunu unutup isim düşünmeye başladılar.



 Bu oyun Hindistan'da oynanan 'poora' isimli oyuna çok benziyormuş. Kızlar evlerinin badminton isimli odasına gidip oyun için saha hazırlamaya başlamışlar. Oynarlarken babaları odaya girmiş ve demiş ki “Buldum oyunun ismi badminton olsun çünkü badminton odasın da oynuyorsunuz.” demiş. Kızlardan da kabullenir mırıltılar çıkınca oyunun ismi badminton olmuş. M.Ö. 5. yüzyılda Çinliler badminton’ un atası sayılan T. Jian Z. Adı verilen bir oyun oynarlarmış. Aslında benim düşüncem badminton isminin kızlar oyunu sevmedikleri için “bad” yani İngilizce'de   'kötü' anlamına gelen bir isim koymuşlar başına.
  
     İki kişiyle top ve raketle oynanan bir oyundur  badminton. Topun file üzerinden geçip karşı rakip sahaya atılmasıyla bu döngü devam eder.
         *BAKIRKÖY FATİH KOLEJİ 7. SINIF ÖĞRENCİSİ