Okuyabilen için doğadaki her şey bir mesajdır. Yeter ki bunu isteyelim. O mesaja, kalbimizi ve ruhumuzu açarak bakalım. Bize ne anlatmak istiyor? Yaratilişindaki hikmet ne? Bu herkese göre değişen bir durumdur. Benim için ise tam olarak -işte bu- dediğim bir anın mesajı oldu bu okuma. Uzun zamandır çiçek bakar, onları büyütür, çoğaltırım. Hatta öyle ki dostlarımın hasta çiçeklerine evimde bakım verip iyilestirdiğim dahi oldu. Şuana kadar bakamadiğim bir çiçek oldu. O da kaktüs. Sevgili kaktüsler siz ne istersiniz?
Geçen gün yürüyüş yaparken bahçesi ve pencere önleri çiçeklerle dolu bir ev gördüm. Ev ne kadar eskiyse çiçekler de o kadar eskiydi, yaşlı, görkemli ve capcanliydi. Birçok çiçeğin içinden gözüm direkt pencerenin kenarındaki kaktüslere ilişti. Oldukça sağlikliydilar: güzel, güçlü, canlı ve vakar, biraz da dikkatli hep teyakkuz halinde. Nasıl bu kadar büyüdüklerini düşünürken aklıma son zamanlarda karşıma çokça çıkan "insanlarla ilişkilerimiz nasıl olmalı, bize iyi gelmeyen insanlarla aramızı nasıl tutmalıyız, sınır nedir, dostluklar nasil oluşur, bir şeyleri zamana bırakmak nedir, beklemek, ilişkilerin olgunlaşması ne demek türünden bir nevi kişisel gelişim paylaşımları geldi. En çok da sosyal medyada bunlarla ilgili paylaşımlar madde madde bir bir gözümün önünden aktı geçti. Tıpkı instagramda olduğu gibi.
Kaktüsü biraz daha izledikten sonra kaktüs bakmakla insan ilişkilerinin çok benzediğini hissettim. Çok ilgi gösterme, çok su verme, fazla güneşte durmasın ama güneşsiz de kalmasın. Suyu çok olursa çürür, az olursa kurur. Bu tıpkı iki kişi arasındaki ilişki gibi bir şeydi. Herkesin bir sınırı vardır fazla yaklaşırsan batar, uzak kalırsan sınırı hissedemezsin, duracağin yeri bilemezsin. Bir nevi kaktüs dikeni. Baya dalmış gitmiştim. Evime hediye olarak getirilen iki kaktusümü nasıl bakacağımi, yeni arkadaşlarımla nasıl günler geçirerek yıllar sonrasına onları tıpkı gördüğüm kaktüsler gibi taşıyacağımi düşünmüştüm.
O eve mi ne oldu? Ev belki bir elli yıl daha yaşar, kaktüsleriyle, gülleriyle, her tür çiçekleriyle yaşar gider. Bir gün kapısını çalıp, içindekilerle tanışmayı, kaktüslere elimi batirmadan yakalasmayi bir sonraki yürüyüşüme bıraktım. Bu belki o zaman olur, belki yıllar sonra olur kim bilir? Ne de olsa öğretmişti bunu değerli kaktüs ve sahibi. Beklemek ve takipte kalmak mesajım için teşekkürler kaktüs.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder