"Her şey yapilabilir bir beyaz kağıtla, uçak örneğin uçurtma mesela, " der Yılmaz Erdoğan şiirinde. Ondan ilhamla her şey yazılabilir yeşil bir tahtaya, umut örneğin, hüzün mesela.
Bazı anların duygusu yaşanılan anda anlaşılamaz, üzerinden zaman geçip kabuk bağladığında anlamlanır ve vücut bulur. Hangi duygu bu yazıya neden oldu hala arayışındayım. Gelen, geçen, yaşanılan hepsi derdin içindeki dermanda saklı. Kimileri hocaya git bir okunsun der anlamlandırmak için. Ardından psikolog, psikiyatrist derken başlar bir serüven. E tabi modern çağın iyileştirici unsurlarını da hesaba katmadan olmaz. Bir astrologdan destek almak, yoga yapmak bedeninle tanışmak. Anda yaşayarak nefesine hükmektmeye, eşlik etmeye çalışmak. Hepsi bir parçası. EFT adında bir teknik ise son zamanların instagramda dönen en çok tercih edilenı. Buna bioenerji de eklenir. Dört bir koldan iyileştirmektir hastayı hedef. Yirmi bir günlük rutinler, pazartesi ay günü başlanılan işler, defalarca dinlenilen videolar, podcastler, bir sürü kitap, bir sürü film hepsi buna dair. Şiddetsiz iletişim, aile dizimi, anne ile bağ kes, baba ile bağ kes barış, geçmişinle barış, sadakasını ver, kurbanını kes...
Dengede kal, iyi beslen... Yazı atölyesine katılmak, seramik yapmak, resim yapmak, kağıda yazıp ateşe atmak, suya salmak hasılı dahası, dahası yok mu dahası!? Ve bir Hak ediyorum her milimini bu dik duruşun demek... Ne ne yazdım ben şimdi? Ne oldu böyle? İşte oldu böyle? Bu da böyle? Bazen öyle, bazen böyle, olur öyle.