27 Ağustos 2019 Salı

Bir Serüven*



    Ben, çok yanlış yapmış, çoğu işi yarıda bırakmış bir adamım. 37 yaşına geldim ama hala doğru dürüst bir şey tamamlayamadım. Yanlışlarım ben 12-13 yaşlarındayken başladı.
    O sıralarda derslerim çok iyi değildi.  Okuldan atılıp berber çıraklığına başladım. Daha sonra kazandığım parayla açık öğretim lisesine gittim. Son sınıfta az kalsın kalıyordum ama edebiyattan notum yüksek gelince sınıfı geçtim. Üniversite imtihanından istediğim yere gidecek kadar puan alamayınca bir dahaki yıl yine aynı imtihana girip felsefe okudum. Mezun olunca çok düşünmeye başladım. Düşündüm ve düşündüklerimi yazmaya çalıştım ama hiçbiri tamamlanamadı. Hepsi çok kısaydı, ben de hepsini birleştirip bir kitap oluşturmaya çalıştım ama bir öyküye daha ihtiyacım vardı. Ben de düşünmeye başladım. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Ne yazacaktım ki insanlar etkilenip arkadaşlarına, akrabalarına önerecekti. Aniden telefon çaldı. Telefonu cevapladıktan sonra yazacağım öykünün konusunun ne olacağına karar vermiştim. Bu yazı teknolojiyle alakalı olacaktı. Ben de yazmaya başladım.
    “Bir cumartesi günü, telefonun canı sıkılmış. Bakmış etrafına ve bilgisayarı görmüş. Bilgisayarın da canı sıkılmış gibi gözüküyormuş. Telefon başlamış konuşmaya:
__ Bilgisayar, senin de mi canın sıkıldı? Bilgisayar:
__ Canım sıkıldıysa n’olmuş? diye cevap vermiş. Telefon biraz utanarak:
__ Konuşalım mı diyecektim ama…
__ Benim konuşacak zamanım yok!
__ O zaman ben konuşayım, sen dinle, demiş telefon. Bilgisayar:
__ Tamam.
__ Ben sana hakkımda hiç bilmediğin bir şey anlatayım mı?
__ Anlat bakayım.
__ Biliyor musun benim dedemin büyük büyük dedesi ilk telefonmuş. İlk telefon olan dedem, ilk olarak iki bina arasında kullanılmış. İlk kullananlar da onu icat eden çalışkan ve meraklı Alexander Graham Bell ile onun sabırlı yardımcısı Charles Summer Tainter’mış. Çalışkan Graham Bell ilk telefonu icat edince ona ‘radyofon’ adını koymuş. Bu olayların hepsi 15 Şubat 1880 tarihinde yani çok ama çok önce olmuş. Graham Bell telefonu icat ettikten sonra diğer çalışkan mucitler de başlamış çalışmaya. Telefonun hiçbir kusurunun olmamasını sağlamaya çalışmışlar. O kadar çok çalışmışlar ki şimdiki gördüğün ben var olmuşum. Gitgide küçülen ve gelişen telefonlar, şimdi benim gibi cebe sığabilen telefonlar olmuş. Şimdi hala daha telefonların daha küçük, daha güzel görünüşlü olmalarını sağlamak için çalışıyorlar. Gelecekte belki bir insan parmağından daha küçük telefonlar, tabletler çıkacak. Düşünebiliyor musun?
Bilgisayar:
__ Vay! Senin tarihin o kadar ayrıntılı ve ilginç miydi?
__ Demek ki öyleymiş. Sen de kendi tarihini anlatsana.
__ Üzgünüm, anlatamam. Benimki çok uzun. Taa 1830’lardan başlayıp, şimdiki zamana kadar çok ayrıntılı bir şekilde geliyor.
__ Tamam o zaman. Başka zaman anlatırsın… Düşünsene ben olmasam n’olurdu?
__ N’olurdu ki?
__ Tam bir felaket! İnsanlar belki bazı mesajları iletmek için elçiler, posta kullanabilirdi ama düşünsene insanlar sizi yemeğe, çaya bekleriz demek için dondurucu kış soğuğunda veya yaz sıcağında dışarı çıkacaklardı. İnsanlar mesajları iletecek hizmetçiler ve elçiler için ekstra para ödeyeceklerdi. Bir sürü iş yükü hala insanların omzunda olacaktı.
Bilgisayar:
__ Peki düşün. İnsanlar parayı, yazıyı, tekerleği bulamasalar n’olacaktı?
__ Yine felaket olacaktı. Parayı icat etmeseler insanlar takas yapıyor olacaktı, takas yaptıkları zaman da bu daha değerli, bu o kadar da değerli değil diye anlamsız kavgalar yaşanacaktı. Yazıyı icat etmeseler geçmişten günümüze kadar hiçbir bilgi aktarılamayacaktı. Posta yazılamayacak, formüller unutulacaktı. Okuyacak kitap olmayacaktı, insanlar günlük tutamayacaktı. Tekerleği bulamasalar arabalar, en basitinden makine çarkları olmayacaktı.
Bilgisayar:
__ Vay be! Teknoloji bu kadar mı önemliymiş? Ben de sana çok önemli bir şey anlatayım.
__ Anlat hadi!
__ Teknoloji nedir?
__ Sen hani bir şey anlatacaktın?
__ Sen ilk önce benim soruma cevap ver.
__ Tamam; teknoloji telefonlar, bilgisayarlar, tabletler ve çocukların oyun oynadıkları diğer dijital aygıtların bütünüdür.
__ Öyle diyorsan ben sana eksik biliyorsun diyeyim. Teknoloji TDK’deki anlamıyla bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini; kullanılan araç, gereç ve aletleri, bunların kullanım biçimlerini kapsayan uygulama bilgisi, uygulayım bilimidir. Ayrıca teknoloji senin bildiğin gibi sadece ekran, oyun gibi eğlence unsurlarından oluşmuyor. Teknoloji aynı zamanda okullarda, hastanelerde ve iş yerlerinde de kullanılıyor. Benim bir arkadaşım bir öğretmenin bilgisayarıymış, işte o arkadaşım okullarda çok büyük ekranlı, bilgisayar gibi olan akıllı tahtaları görmüş. Akıllı tahtalar senin veya benim gibi minik değil de tam aksine çok ama çok büyükmüş. Hastanelerde ise röntgen cihazları, ultrasonografi cihazı gibi çok değişik isimli ve çok farklı kullanışlı bir sürü alet varmış. İş yerlerinde ise benim bildiğim kadarıyla projeksiyonlar gibi aletler kullanılıyormuş.
Telefon:
__ Vay!
__ Onun dışında insanların günlük hayatında da teknoloji var. Örneğin, mutfak robotları, çırpıcılar, blenderlar, çay makinaları, buzdolapları, süpürgeler, kahve makinaları ve hatta ocaklar veya fırınlar. Bunların hepsi insanlara farklı yönlerde yardım ediyor ama amaçları aynı: İnsanların işlerini kolaylaştırmak.
__ Evet, çok haklısın. Ben teknolojinin sadece arabalar, tekerlekler, makinalar, tabletler ve telefonlardan oluştuğunu sanıyordum. Oysaki teknoloji aslında çok farklı ve çok yararlı şeylerden oluşuyormuş.
   Bu sırada kapıdan anahtar sesleri gelmeye başlamış. Telefon:
__ Aaa! Bak Cem geliyor. Artık sessiz olalım.
__ Tamam.
   …Ve böylece yazım bitmişti. Diğer yazılarımı da buldum. Hepsini düzenledim, derledim ve bir dosyaya koydum. Montumu giyip dışarı çıktım. İstikametim en yakın bir yayıneviydi. Kitabımı sunup, daha sonrasında resimlettirip bastıracaktım. Çok mutluydum.


* CİHAN BERK - İlkokul 8. Sınıf Öğrencisi